Göç

Almanya’ya işçi göçünün 50. yılı

İkinci Dünya savaşı sonrasında işgücü sıkıntısı çeken Almanya bu açığını kapatmak için çeşitli Akdeniz ülkelerinden işçi almaya başladı. Almanya bu çerçevede Türkiye ile de bir anlaşma yaptı. 

Bu yıl Almanya ile Türkiye arasında yapılan 30 Ekim 1961 tarihli “İşçi Alımı Anlaşması”nın ellinci yılı. Ellinci yıl ülkemizde de TAVAK (Türk-Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı) tarafından düzenlenecek olan etkinliklerle değerlendirilecek. TAVAK ayrıca, çeşitli şehirlerde, işgücü göçünü fotoğraflarla anlatan bir sergi düzenleyecektir. SODEV (Sosyal Demokrasi Vakfı) da 5 Şubat 2011 tarihinde, “Türkiye’den Avrupa Ülkelerine İşgücü Göçünün 50’nci Yılı: Durum ve Beklentiler” başlıklı bir panel düzenleyerek 50’nci yılında göçün değerlendirilmesine katkıda bulunacaktır. 

Aradan yarım yüzyıl geçmiş olmasına rağmen Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde göçmenler bulundukları ülkelerde henüz tam eşitliğe ulaşmış değiller. Bunun en önemli nedeni, Almanya’nın (ve tabi diğer Avrupa ülkelerinin) emekçileri kısa bir süre öncesine kadar geçici olarak görmeleridir. 

Bu bakış açısından dolayı Almanya’da “yabancı işçiler” hep “konuk işçi” olarak adlandırıldılar. Belki başlangıçta, “yabancı işçiler” de kısa bir süre çalışıp belli bir maddi birikim sağladıktan sonra ülkelerine geri dönmeyi düşünmekteydiler. Bu nedenle birinci ve ikinci kuşak göçmenler entegrasyon konusunu çok fazla önemsemediler. Esasen onlara yol gösteren de olmadı. Ancak bir süre sonra gelenlerin “konuk” değil, geldikleri ülkede kalıcı oldukları anlaşıldı. Nitekim Türkiye’den Almanya’ya giden işçiler bir süre sonra ailelerini de yanlarına almaya başladılar. Böylece yalnız “yabancı işçiler” değil, onların aileleri de Almanya’da yaşamayı seçtiler. Max Frisch’in son derece veciz şekilde söylediği gibi, “çağrılan işgücüydü, ama gelenler insandı.” 

Almanya’yı yönetenler bu gerçeği kabul etmekte uzun yıllar direndi. Bugün; entegrasyon, paralel toplum, çok kültürlülük vb. tartışmaların hüküm sürmesinin nedeni de, Almanya’yı yönetenlerin “konuk işçiler”in “göçmen” olduklarını ancak 2005’de, yani göçün başlayışından kırk beş yıl sonra görüp yasal düzenlemeler yapmış olmalarıdır. Bu gecikmeye rağmen bugün Almanya’da üçüncü ve dördüncü kuşaktan önemli sayıda insan tüm etkinlik alanlarında başarıyla yer almaktadırlar. 

Tabi bugün, geçmişten gelen sorunlar henüz tam olarak çözülmüş değil. Her şeyden önce Almanya’daki göçmenler, devlet ve toplum tarafından eşit ve eşdeğer insanlar olarak kabul görmek istiyorlar. Dillerinin ve kültürlerinin yadsınmamasını talep ediyor; göçmen düşmanlığı ile etkin biçimde mücadele edilmesini, her türlü ayrımcılığa karşı çıkılmasını savunuyorlar.  Göçmenlerin bu benzer taleplerinin artık ciddiye alınması ve gerekli adımların atılması gerekir. Tabii, Türkiye’nin de yapacağı çok şey var. Onları da gelecek yazıda ele alacağız.

Anahtar kelimeler

avrupaya işçi göçü, işçi göçü

Share This :

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ercan Karakaş

Eski Kültür Bakanı
SODEV Onursal Başkanı

Son Yazılar