Kültür Sanat, Söyleşiler

Kültür ve sanat alanının sorunlarına, sanatçılarla birlikte çözüm üretmeyi sürekli kılmak istiyoruz

CUMHURİYET GAZETESİ / Celal Üster ile söyleşi (2015)

CHP’nin bir Kültür ve Sanat Platformu oluşturması ve sizin şahsınızda bir Genel Başkan Yardımcısı’nın kültür ve sanattan sorumlu olarak belirlenmesi, Parti’nin bu alana verdiği önemi gösteriyor. Platformun nasıl bir işlev üstlendiğini anlatır mısınız? 

Ülkemizde evrensel standartlarda bir demokrasiyi hedefleyen partimiz CHP’nin kültür alanıyla ve o alanın sorunlarıyla yakından ilgilenmesi, bunu bir görev sayması doğaldır. Çünkü kültür politikası demokrasiyi derinleştirmenin, güçlendirmenin bir parçasıdır. AKP hükümeti döneminde kültür ve sanat alanı da baskı altında tutuluyor. Böylesine bir ortamda sanatı ve sanatçıları desteklemek daha da önemlidir. 

Bu çerçevede; Kültür ve Sanat Platformu’nun iki işlevinden söz edebiliriz. Bunlardan birincisi, son derece yaratıcı ve dinamik bir yapısı olan kültür-sanat dünyasıyla CHP arasında bir iletişim köprüsü kurmak, ikincisi de kültür ve sanat alanının sorunlarına birlikte çözüm üretmektir. 

Sanat ve kültür alanında özellikle son yıllarda önemli baskılar yaşanıyor. Ayrıca sanatçıların sosyal güvenlik sorunları, telif hakları sorunu, korsan yayınla mücadele, vb. gibi pek çok sorun var. Platform aynı zamanda bu alanda bir Gölge Bakanlık gibi görülebilir mi? 

Belirttiğiniz gibi kültür ve sanat alanına son yıllarda akıl almaz baskı ve sansür uygulanıyor. AKP hükümeti ve onun Kültür ve Turizm Bakanlığı adeta özgür sanata ve sanatçıya savaş açmış durumda. Sinema, tiyatro, opera-bale, müzik, edebiyat gibi sanatın her alanına sansür ve yasaklarla karşı karşıyayız. Toplum neredeyse her gün bir sansür olayı ile karşı karşıya kalıyor. Hükümet kültür ve sanatı da yargı, üniversiteler, parlamento gibi vesayet altına almaya çalışıyor. Bu amaçla hazırlanan TUSAK (Türkiye Sanat Kurumu) yasa taslağı sanatı da “yap-işlet-kar et” anlayışı ile yapılandırmak istiyor. Kültür ve sanat çevrelerine hiç bir şekilde bilgi verilmeden ve görüşleri alınmadan hazırlanan bu taslak özgür sanatı yok etmeye yöneliktir. Sanatçıların, telif hakları, sosyal güvenlik, korsan yayıncılık, mevcut yasaların çağdaş ve demokratik bir anlayışla yenilenmesi, kültür ve sanata daha fazla kaynak ayrılması, sanat mekanlarının çoğaltılması vb can alıcı sorunlarına çözüm getirmesi gereken hükümet bu konularda kayıtsız kalmaktadır. 

Biz platform olarak bu sorunları irdelemek ve yeni çözüm önerileri geliştirmek için altı sempozyum düzenliyoruz. Bu çalışmalarda daha çok sorunları yaşayan sanatçıları ve sanatçı kuruluşlarının düşünce ve önerilerini dinliyoruz. TÜSAK konusundaki sempozyumdan sonra “CHP’li Belediyelerin kültür ve sanat alanındaki uygulamaları” başlığı ile 21 Kasım’da İstanbul’da ve “Sanatçıların sosyal güvenlik sorunları ve çözüm önerileri” başlığı altında Aralık ayında Ankara’da iki sempozyum daha planlamış bulunuyoruz. Yeni yılda da sempozyum çalışmaları sürdürülecektir. Bu sempozyumlardan sonra tebliğleri kitap halinde yayınlayarak partililerimize, sanat çevrelerine sunacağız. TÜSAK sempozyumunu yayınlamış bulunuyoruz. 

Tüm bu çalışmalardan sonra bir Kültür Konferansı düzenleyerek CHP’nin 2023 Kültür Vizyonu’nu belirlemek istiyoruz. 

Elbette Kültür ve Turizm Bakanlığını da yakından izliyoruz. Yıl sonunda bakanlığın hukuk dışı uygulamaları ile sanata ve sanatçıya uyguladıkları baskı ve sansürü bir rapor halinde kamuoyu ile paylaşacağız.

Türkiye’nin kültür ve eğitim alanlarında hızla muhafazakarlaştırılmaya çalışıldığı bir ortamda, kısaca da olsa, nasıl bir kültür ve eğitim politikası önerdiğini anlatır mısınız? 

AKP hükümeti cumhuriyetin çağdaş eğitim ve kültür politikası yerine, İslami referanslara dayalı, muhafazakar bir kültür ve eğitim politikası yerleştirmeye çalışıyor. “Okullar dindar nesil yetiştirecek“, “istediğimiz sanat eserini destekleriz” gibi beyanlar hükümetin niyetini açıkça ortaya koyan beyanlardır. 

Hükümet ve bakanlık diğer yönden kamunun sorumluluğunu ortadan kaldırmaya, kültür ve sanat alanını özelleştirmeye çalışıyor. Kültür ve sanat insanlarının ve sanatseverlerin haklı tepkisini çeken TÜSAK yasa taslağı bunu hedefliyor. Oysa Anayasanın 64. maddesi çok açık. Bu madde devletin sanatı ve sanatçıyı desteklemesi gerektiğini söylüyor. 

Eğitim alanında da hükümet çağdaş bir eğitim politikası yerine “dindar gençlik yetiştirmek amaçlı bir politika izliyor. Bilimsel ve pedagojik temelden yoksun, eğitim alanındaki mesleki örgütlere, sivil topluma, uzmanlara danışmadan başlatılan 4+4+4 eğitim sisteminin son derece yanlış ve sakıncalı olduğunu söyledik. Bu uygulamaların vahim sonuçlar doğurduğu bir yılda anlaşıldı. Bu sistemde en büyük zararı çocuklarımız görmektedir. Çocuklar henüz 9 yaşındayken erken meslek seçimine zorlanmakta, açık lise uygulaması ile de özellikle kız çocukları okuldan uzak tutulmaktadır. Okullardaki zorunlu din eğitimi de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının gösterdiği gibi sorunludur. Hükümetin bu kararın gereğini yapmamasını hukuk devleti anlayışıyla bağdaştırmak mümkün değildir. 

CHP’nin kültür ve eğitim alanındaki alternatiflerini kısaca özetlemek gerekirse; Biz bilim ve sanatın özgürlüğünü ve kurumlarının özerkliğini savunuyoruz. Kamunun bilim, kültür ve sanat alanına olan desteğini artarak sürdürmesini istiyoruz. Sansüre ve yasaklamalara ve baskıya karşıyız. Kültür ve sanat politikalarının oluşum süreçlerine, meslek örgütlerinin, sanatçıların, sivil toplum örgütlerinin, uzmanların paydaş olarak katılımının kurumsallaşmasını hedefliyoruz. 

Eğitimde eşitliği ve niteliğin yükseltilmesini, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkartılmasını hedefleyen köklü bir eğitim reformunu savunuyoruz. Bu reformun eğitimin tüm paydaşlarının aktif katılımıyla oluşturulmasını istiyoruz. YÖK’ün kaldırılmasını, üniversitelerin özgür ve özerk olmalarını hedefliyoruz. 

Yerel yönetimlerin bu konudaki rolü ve işleviyle ilgili ne düşünüyorsunuz? 

Yerel yönetimlerine kültür ve sanat alanında önemli görevler düşmektedir. Bunların başında; kültür ve sanat merkezlerinin çoğaltılması, halkın kültür ve sanata ulaşımının kolaylaştırılması gelmektedir. Yerel yönetimlerin kent tiyatrosu, koro, orkestra, sanat galerisi, kent müzesi, sanat atölyesi, sanat kursları vb konularda gerekli çalışmaları yapması için güçlendirmelerini savunuyoruz. 

Yerel yönetimler aynı şekilde, yerel kültürlerin ve zanaatların ortaya çıkarılması ve geliştirilmesi konusunda en verimli çalışmaları yapması gereken kuruluşlardır. 

Belediyelerin, bu gibi kültür ve sanat faaliyetlerine yeterli bütçe ayırmaları gerekir. Belediyeler kültür sanat alanında etkin olabilmeleri için, sanatçılarla, kültür alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleriyle birlikte çalışmalı, karar süreçlerine onları da katmalıdır. CHP’li belediyeler bu konuda önemli deneyimlere sahipler. AKP hükümetinin ve Kültür Bakanlığının çağdaş sanatı adeta yok etmeye çalıştığı bu süreçte, belediyelerimizin kültür ve sanat alanındaki faaliyetlerini yaygınlaştırmalarını ve sanatçılarla dayanışma içerisinde olmalarını önemli buluyoruz. Çünkü kültür ve sanata yapılan her yatırım hem demokrasiye, hem de insana yapılan bir yatırımdır. 

Gezi Direnişi’ni konu alan pek çok oyun, kitap ya engelleniyor ya da soruşturmaya uğruyor. En son Altın Portakal Film Festivali’nde bir Gezi belgeseli sansüre uğradı. Sizce, bu “Gezi olayı”, iktidarı neden bu kadar ürkütüyor? 

Gezi eylemi AKP hükümetinin, bireylerin görüş ve taleplerini yok sayan, buyurgan, anti-demokratik baskıcı ve kutuplaştırıcı yönetim anlayışına karşı tabandan gelişen büyük bir toplumsal harekettir, demokratik, barışçıl bir sivil toplum hareketidir. 

Gençlerin, kadınların önde olduğu bu hareket, özgürlük, katılımcı demokrasi, dayanışma, adil bir toplum düzeni isteyen çeşitli toplum kesimlerini bir araya getirmeyi başararak, Türkiye demokrasi tarihindeki özgün yerini almıştır. 

Hükümet kendi seçmen tabanını sağlamlaştırmaya çalışırken, bu tabanın dışında kaldığını düşündüğü herkesi öteki ve düşman ilan etmektedir. 

Demokrasiyi seçim sandığı ile sınırlı gören AKP’nin Gezi’ye orantısız ve acımasız olarak müdahale etmesi, demokratik bir düzen yerine tek adama bağlı otoriter, faşizan bir düzen kurmak istediğinin açık kanıtıdır. Gezi eylemi, aynı zamanda kentlerin yağmalanmasına, ranta ve yağma ekonomisine de bir tepkiydi. Evrensel standartlarda bir demokrasi anlayışından uzak, otoriter bir düzen peşindeki AKP hükümetinin gezi eylemlerinden ürkmesi ve bu büyük demokratik hareketi bir kalkışma olarak göstermeye çalışması, demokrasi korkusundan ve yağma düzeninin son bulması endişesinden kaynaklanmaktadır. 

TÜSAK Yasa Tasarısı ve Edebiyata Destek gibi konularda AKP iktidarının tutumuna bakıldığında, sanat ve kültür alanını tam bir denetim almaya çalıştığı anlaşılıyor. CHP ve Platform, bu konuda somut olarak nasıl bir çalışma yürütmeyi düşünüyor?

Herkesten gizli olarak hazırlanan TÜSAK Yasa Tasarısı, ülkemizin kendini kanıtlamış sanat kurumlarını ortadan kaldırmaya ve kültür sanat alanını hükümetin vesayeti altına almayı amaçlamaktadır. Sanat ve kültür alanı hükümet tarafından atanacak 11 üyeli bir siyasi kurulun yönetimine bırakan TÜSAK taslağını, sanata karşı bir tuzak olarak görüyoruz ve gündemden çıkarılmasını talep ediyoruz. Sanatın özgürlüğünü, kurumlarının özerkliğini ve sanata kamu desteğinin artarak sürmesini savunuyoruz. Bu konuda sanatçılarla ve sanatçı örgütleriyle dayanışma içerisindeyiz. 

TÜSAK tuzağının daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmak üzere bir sempozyum gerçekleştirdik. Bu sempozyumda sanat insanları alternatif görüşlerini ortaya koydular. Tebliğleri kitap haline getirdik. TÜSAK tuzağında sanatçı ve sanatçı örgütleriyle dayanışmamızı sürdürüyoruz. 

CHP’nin sanatçılarla iletişimini güçlendirmek için neler yapmayı tasarlıyorsunuz? 

Başta da belirttiğim gibi öncelikle kültür ve sanat alanının sorunlarına, sanatçılarla birlikte çözüm üretmeyi sürekli kılmak istiyoruz. Sansür ve baskılara karşı sanatçı örgütleriyle dayanışma içerisinde olacağız. Sanatın özgür ve özerk olduğu demokratik bir kültür toplumu yaratmak için gereken her türlü mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu çalışmalarımızı Ankara dışındaki büyük illerde de oluşturacağımız kültür ve sanat platformuyla yaygınlaştıracağız. CHP ile sanatçılar arasında oluşturulan bu iletişim ve etkileşim köprüsünü kalıcı hale getireceğiz. 

Anahtar kelimeler

chp kültür sanat politikası, chp kültür ve sanat platformu, söyleşiler, türkiye sanat kurumu, tüsak

Share This :

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir